Takımımız Apache ilk 4 haftada aldığı 3 galibiyet 1 beraberlik ile pazarligi'nin zirvesinde oturuyor. Bugüne kadar oynanan maçlarda alınan skorlar şöyle :
Apache FC 12 - 1 FC Avantgard
Apache FC 4 - 3 SSK Moskova
Apache FC 5 - 3 AC Yılan
Apache FC 4 - 4 Calcium Santos
29 Kasım 2008 Cumartesi
Alcholico Madrid Karşılaşması
Pazarligi'nin 5.haftasında takımımız geçen sezonun finalisti Alcholico Madrid ile saat 13.00'da karşılaşıyor. Geride kalan haftalar itibariyle ligin zirvesinde yer alan 2 takımın birbiriyle mücadelesi ligin genel görünümünü yakından ilgilendiriyor. Her zaman olduğu gibi mutlak galibiyet parolasıyla çıktığımız maça bütün taraftarlarımızı bekliyoruz.
24 Kasım 2008 Pazartesi
Göztepe'de galip yok
Takımımızın 23 kasım pazar günü C.Santos ile oynadığı karşılaşma 4-4'lük bir skorla sona erdi. Oldukça çekişmeli dakikalara sahne olan maçta ilk yarıyı 2-1 önde kapatan takımımız, maçın son anlarında 4-3'lük bir skorla gerideyken, seyircilerin kendilerinden geçtiği bir golle 4-4'lük beraberliği yakaladı. Kaan'ın sihirli ayağının bir ürünü olan bu gol sonrası takımımız büyük bir sevinç yaşadı. Karşılaşmada goller Kaan (3) ve Cenk'ten (1) geldi.
Maç esnasında istemeden de olsa bir kaç kaza yaşandı. Burnuna aldığı darbe sonucunda kırık şüphesiyle maçtan çıkan Ali'yi takip eden Azo ayağına aldığı darbe sonucunda maça devam edemedi. Hemen hastaneye giden oyuncularımızın darbeye bağlı acıdan başka bir sağlık problemlerinin olmadığı doktorlar tarafından ifade edildi. Oyuncularımıza buradan geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Pazarligi'nin 4.haftası da sona ererken Apache F.C 3 galibiyet 1 beraberlik ile ligin zirvesinde yer almaya devam ediyor.
Maç esnasında istemeden de olsa bir kaç kaza yaşandı. Burnuna aldığı darbe sonucunda kırık şüphesiyle maçtan çıkan Ali'yi takip eden Azo ayağına aldığı darbe sonucunda maça devam edemedi. Hemen hastaneye giden oyuncularımızın darbeye bağlı acıdan başka bir sağlık problemlerinin olmadığı doktorlar tarafından ifade edildi. Oyuncularımıza buradan geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Pazarligi'nin 4.haftası da sona ererken Apache F.C 3 galibiyet 1 beraberlik ile ligin zirvesinde yer almaya devam ediyor.
22 Kasım 2008 Cumartesi
Rakip Calcium Santos
Pazarligi'nin 4.Haftasında takımımız 1.sezon şampiyonu Calcium Santos ile karşılaşıyor. Geçtiğimiz hafta bir eski şampiyonu deviren oyuncularımız, şampiyon takım avına devam etmek istiyor. Her zaman olduğu gibi mutlak galibiyet parolası ile çıkılan maçtan liderliği sürdürürek ayrılmak arzusunda olan Apache, bütün taraftarlarını saat 14.00'da Göztepe'ye bekliyor.
17 Kasım 2008 Pazartesi
Kaptanın Seyir Defteri : Zorluklardan Yıldızlara
Büyük heyecanla beklenen pazarligi'nin 3.sezonu 2 Kasım 2008 tarihinde başladı. Başlaması ile birlikte dün itibariyle 3 haftalık bir süreci de geride bırakmış olduk. Sezon öncesi ligin yapısında, katılımcı takımlar açısından önemli kurumsal değişikliklere imza atıldı. Artık 2 kademeli bir lige dönüşen pazarligi, şampiyon olmanın yanı sıra bulunduğunu yerde kalmanın da oldukça zor hale geldiği bir rekabet ortamına sahip oldu. Bu rekabet ortamında her takımın kadrosunda bir takım değişiklikler yapması kaçınılmazdı. Nitekim biz de bu yeniliklerden nasibimizi fazlasıyla aldık. Yola beraber çıktığımız arkadaşlarımızdan bazıları ile dostça yollarımızı ayırırken, diğerleri ile takımımızın iskeletini yeniden kurduk. Futbol'un yarattığı arkadaşlık ve dayanışma duygusu çerçevesinde yeni arkadaşlar da aramıza katıldı. Hedefimiz öncelikle kazanan bir takım kimliği oluşturmaktı.
Burada önemli bir soru sormak gerekiyor... Neyi, nasıl kazanmaktan bahsediyoruz ?
Kazanmanın insan doğasının olmazsa olmaz koşullarından birisi olarak dayatıldığı günümüz modern toplumlarında, modernitenin en acımasızca ezdiği halklardan birisi olan Apache yerlilerinin adını benimseyen bizler nasıl bir kazanma ruhunun peşindeydik ?
Amacımız oldukça basitti, rakiplerimizin saygısını kazanmak. Bunun için yapılan bütün maçları kazanmak gerektiğini söyleyenler mutlaka olacaktır. Ama biz bundan daha fazlasının gerektiğini, belki de hiç bir maçı kazanamamanın bu yolda çekilmesi gereken sıkıntılardan birisi olduğunu düşünüyoruz.
Sahaya güzel futbol için, eğlenmek için ve de elbette herkes gibi meşin yuvarlağı 3 direğin arasından geçirmek için çıkıyoruz. Bu sonuncusunu rakibimizden daha fazla yaptığımızda futbolun kuralları bizi karşılaşmanın galibi ilan ediyor ; ama asıl karşılaşma hakemin düdüğü ile başlamadığı gibi, o düdükle de orada bitmiyor.
Asıl istediğimiz kazanan takım kavuşmak için şunu asla akıldan çıkarmamak gerekiyor :
"Rakibe duyduğunuz saygı kadar size de saygı gösterilir."
Bütün bu anlayış çerçevesinde 3 haftadır devam eden pazarliginde, belki insanları şaşırtan bir noktada, puan kaybı yaşamaksızın, Bosstancı takımı ile beraber ligin zirvesinde bulunuyoruz. Bunlar iyi günlerimiz, muhakkak ki sıkıntılı zamanlar da yaşayacağız, ancak "kazanan takım ruhu" bizi hedefimize götüren yegane birleştirici unsur olacaktır.
Bu ruhu hiç kaybetmemek dileği ile...
Burada önemli bir soru sormak gerekiyor... Neyi, nasıl kazanmaktan bahsediyoruz ?
Kazanmanın insan doğasının olmazsa olmaz koşullarından birisi olarak dayatıldığı günümüz modern toplumlarında, modernitenin en acımasızca ezdiği halklardan birisi olan Apache yerlilerinin adını benimseyen bizler nasıl bir kazanma ruhunun peşindeydik ?
Amacımız oldukça basitti, rakiplerimizin saygısını kazanmak. Bunun için yapılan bütün maçları kazanmak gerektiğini söyleyenler mutlaka olacaktır. Ama biz bundan daha fazlasının gerektiğini, belki de hiç bir maçı kazanamamanın bu yolda çekilmesi gereken sıkıntılardan birisi olduğunu düşünüyoruz.
Sahaya güzel futbol için, eğlenmek için ve de elbette herkes gibi meşin yuvarlağı 3 direğin arasından geçirmek için çıkıyoruz. Bu sonuncusunu rakibimizden daha fazla yaptığımızda futbolun kuralları bizi karşılaşmanın galibi ilan ediyor ; ama asıl karşılaşma hakemin düdüğü ile başlamadığı gibi, o düdükle de orada bitmiyor.
Asıl istediğimiz kazanan takım kavuşmak için şunu asla akıldan çıkarmamak gerekiyor :
"Rakibe duyduğunuz saygı kadar size de saygı gösterilir."
Bütün bu anlayış çerçevesinde 3 haftadır devam eden pazarliginde, belki insanları şaşırtan bir noktada, puan kaybı yaşamaksızın, Bosstancı takımı ile beraber ligin zirvesinde bulunuyoruz. Bunlar iyi günlerimiz, muhakkak ki sıkıntılı zamanlar da yaşayacağız, ancak "kazanan takım ruhu" bizi hedefimize götüren yegane birleştirici unsur olacaktır.
Bu ruhu hiç kaybetmemek dileği ile...
16 Kasım 2008 Pazar
Apache hız kesmiyor


Saha içindeki savaşlarını son dakikaya kadar sürdüren cefakar üçlümüz Can, Ali ve Serdar ise bu galibiyeti taraftarlara armağan ettiklerini söylediler. "Bu maçın önemi çok büyüktü" diyerek söze başlayan Ali galibiyetin ardından seyircilere 3'lü çektirirken bir hayli mutluydu.
Apache bayrağı her yerde
Başkan Adnan Demiryıldırım'ın çağrısına cevap veren taraftarlarımız şehrin dört bir yanını bayraklarla süslemeye koyuldu...
Bayrak organizasyonuna katılan taraftarlara takımla bir akşam yemeği vaad eden başkanımız kampayanın gördüğü yoğun ilgiden oldukça memnun...


Taraftarlarımız sadece sokakları değil aynı zamanda bilboardları da armamızla süsleyerek takımlarına destek oldular.

İstanbul'un her köşesi sarı siyahlı renklere boyanırken Apache felsefesi insanların ruhuna sirayet etmeye başladı.
Apache FC vs AC Yılan
Pazarligi'nin 3.haftasında takımımız Apache, geçen sezonun şampiyonu AC Yılan ile karşılaşıyor. Mutlak galibiyet parolasıyla sahaya çıkacak olan takımımız zafere giden yolun birlik ve mücadeleden geçtiğinin farkında.
Bütün taraftarlarımızı 15.00'da Göztepe'ye bekliyoruz...
Bütün taraftarlarımızı 15.00'da Göztepe'ye bekliyoruz...
15 Kasım 2008 Cumartesi
Sansür
Belki bir çoğumuz geçen aylarda yaşadığımız sansür felaketini unuttu. Bu süre zarfında burayı güncellemeyi kestim. Sağdan soldan gelen talepler bu kadar yoğun olmasa belki bir daha hiç dokunmayacaktım ama sansüre boyun eğmenin doğru bir yaklaşım olmayacağına kanaat getirdim. İsterseniz takımımızla ilgili haberlere geçmeden önce bu süre zarfında neler olduğunu bir anımsayalım :
Aklıevvelin bir tanesinin blogunda yayın hakları Digitürk'e ait olan bir maçı sopcast ya da başka bir linkle yayınlayınca, kanunların kendisine verdiği görevi, Digitürk'ün talebi üzerine yerine getiren mahkemelerimizden bir tanesi Türkiye çapında blogspot ve blogger uzantılı sitelere erişimin engellenmesine yol açan bir karar aldı.
Nacizane hukuk öğrenimi gören birisi olarak, Digitürk'ü ilk başlarda çok ağır bir dille eleştirsem de sakin kafayla düşününce işlerin bu raddeye gelmesine sebep olan zihniyeti (belki Digitürk'ün de bir anlamda parçası olduğu) teşhir etmenin daha anlamlı olduğuna kanaat getirdim.
Yüce Türk Yargısı internet üzerinde sitelerin kapatılması yönünde karar veriyor vermesine ama ne mahkemelere bu yetkiyi veren kanunu yapanların, ne bu kanunun uygulayıcısı olanların ne de bu kanunun uygulanması talebiyle hareket edenlerin farkında olmadıkları bir gerçek var : Internet'in canlılığı.
Her ne kadar sanal alem olarak tanıtılsa da, internet nefes almak ve dokunmak dışında bütün insani fonksiyonları yerine getirebiliyor. Internet insanları bilgilendiriyor, internet insanları eğlendiriyor ve de en önemlisi internet insanların paylaşmasına izin veriyor.
Biz bu blog'u eğlence amacıyla açtık, bazıları mesafeler dolayısıyla göremediği torununun, yeğeninin, kardeşinin büyümesini izlemek bazıları ise insanları hastalıklara karşı bilinçlendirmek amacıyla "sanal" ortamda faaliyet gösteriyor.
Ancak kanunkoyucu 5651 sayılı yasasıyla bize diyor ki öyle yağma yok.
Internetin hayattan sanallık marifetiyle ayrılmadığı görüşünü savunan birisi olarak elbette interneti, hukukun tesir etmediği karanlık bir alan olarak tasavvur etmiyorum. Mutlaka yasal düzenlemeye ihtiyaç var; ancak bu yasal düzenlemeyi yapacak insanların ehil kişiler olması lazım gelmektedir.
5651 sayılı yasaya baktığımızda korunmak istenen hukuki menfaat ile alınan güvenlik tedbirleri arasında ortantılık açısından bir uçurumun yer aldığını belki şu örnekle dile getirmek doğru olacak: Nike, Kadıköy Çarşısında Cuma Tekin isimli dükkan sahibinin Nike'in telif haklarını ihlal eden faaliyetler içinde bulunduğunu iddia ederek Türkiye'de bulunan bütün dükkanların kapatılmasını talep edebilir mi ?
Aklınız ve mantığınız bunun gerçekleşemeyeceğini söylemekte, çok da haklısınız... Peki bu kanunu çıkartanları, yürürlüğe koyanları, uygulayanları ne yapmalı ?
Aklıevvelin bir tanesinin blogunda yayın hakları Digitürk'e ait olan bir maçı sopcast ya da başka bir linkle yayınlayınca, kanunların kendisine verdiği görevi, Digitürk'ün talebi üzerine yerine getiren mahkemelerimizden bir tanesi Türkiye çapında blogspot ve blogger uzantılı sitelere erişimin engellenmesine yol açan bir karar aldı.
Nacizane hukuk öğrenimi gören birisi olarak, Digitürk'ü ilk başlarda çok ağır bir dille eleştirsem de sakin kafayla düşününce işlerin bu raddeye gelmesine sebep olan zihniyeti (belki Digitürk'ün de bir anlamda parçası olduğu) teşhir etmenin daha anlamlı olduğuna kanaat getirdim.
Yüce Türk Yargısı internet üzerinde sitelerin kapatılması yönünde karar veriyor vermesine ama ne mahkemelere bu yetkiyi veren kanunu yapanların, ne bu kanunun uygulayıcısı olanların ne de bu kanunun uygulanması talebiyle hareket edenlerin farkında olmadıkları bir gerçek var : Internet'in canlılığı.
Her ne kadar sanal alem olarak tanıtılsa da, internet nefes almak ve dokunmak dışında bütün insani fonksiyonları yerine getirebiliyor. Internet insanları bilgilendiriyor, internet insanları eğlendiriyor ve de en önemlisi internet insanların paylaşmasına izin veriyor.
Biz bu blog'u eğlence amacıyla açtık, bazıları mesafeler dolayısıyla göremediği torununun, yeğeninin, kardeşinin büyümesini izlemek bazıları ise insanları hastalıklara karşı bilinçlendirmek amacıyla "sanal" ortamda faaliyet gösteriyor.
Ancak kanunkoyucu 5651 sayılı yasasıyla bize diyor ki öyle yağma yok.
Internetin hayattan sanallık marifetiyle ayrılmadığı görüşünü savunan birisi olarak elbette interneti, hukukun tesir etmediği karanlık bir alan olarak tasavvur etmiyorum. Mutlaka yasal düzenlemeye ihtiyaç var; ancak bu yasal düzenlemeyi yapacak insanların ehil kişiler olması lazım gelmektedir.
5651 sayılı yasaya baktığımızda korunmak istenen hukuki menfaat ile alınan güvenlik tedbirleri arasında ortantılık açısından bir uçurumun yer aldığını belki şu örnekle dile getirmek doğru olacak: Nike, Kadıköy Çarşısında Cuma Tekin isimli dükkan sahibinin Nike'in telif haklarını ihlal eden faaliyetler içinde bulunduğunu iddia ederek Türkiye'de bulunan bütün dükkanların kapatılmasını talep edebilir mi ?
Aklınız ve mantığınız bunun gerçekleşemeyeceğini söylemekte, çok da haklısınız... Peki bu kanunu çıkartanları, yürürlüğe koyanları, uygulayanları ne yapmalı ?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)